Tarihte Verilmiş Zeka Dolu Hazırcevaplar
Tarih boyunca birçok siyasetçi, yazar, devlet adamı, hükümdar ve daha birçok önemli isim, rakipleriyle ünlü tartışmalar yaşamıştır. Bu tartışmaların boyutları çoğu zaman savaşlara, çoğu zaman savaşsız bir yenilgiye, çoğu zaman da karşısında hiçbir şey söylenemeyecek kalitede, zeka dolu bir boyuta ulaşmıştır. Bu içerikte, tarihte verilmiş hazırcevapların en ünlüleri listelenmiştir.
► İttihatçılardan (darbeci kesim için kullanılır) birisi I.TBMM'de Mehmet Akif'in mecliste dini hamiyet ve gayrete yönelik konuşmalarından rahatsız olur ve ona yaklaşarak kinayeli bir şekilde sorar: "Affedersiniz, siz baytar değil miydiniz?" diye sorar. Mehmet Akif, bozuntuya vermeden cevabı yapıştırır: "Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"

► Sultan Alparslan 27.000 askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla; "300.000 kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor." der. Alp Arslan hiç önemsemeyerek şöyle der: "Biz de onlara yaklaşıyoruz."

► Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiçbir tepki göstermiyor, bir kova suyu alıpı başından aşağı boşaltmış. Sokrates gayet sakin bir şekilde: "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.

► Büyük Amerikan mizahçısı Mark Twain, bir toplantıda karşılaştığı kadına, "çok güzelsiniz hanımefendi" diye iltifatta bulunmuş. Kadın, "malesef size aynı iltifatla cevap veremeyeceğim" diye karşılık vermiş. Mark Twain bu kabalığı affetmemiş; "o halde sizde benim gibi yapın, yalan söyleyin" demiş.

► Mehmet Akif Ersoy mecliste konuşma yapmaktadır. Saç sakal dağılmış, perişan bir haldedir. Oradan bir vekil çıkar karşısına; "şuna bak, maymuna dönmüşsün" der. Mehmet Akif ise hiç istifini bozmadan; "o halde başka tarafa döneyim" der.

► Şah İsmail bir gün Yavuz Sultan Selim'e bir hediye gönderir. Hediye bir sandığın içindedir. Sandık açılır, içinde değerli kumaşlar çıkar. Fakat o sırada etrafa pis bir koku yayılır. Sandığın içine insan dışkısı konulduğu anlaşılır. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim'de Şah İsmail'e bir sandık gönderir. Değerli kumaşlar ve gül kokuları eşliğindedir. Ayrıca içine lezzetli bir lokumdan konulmuştur. Şah İsmail ve etrafındakiler şaşırarak bakınırlar. Bir de not eklenmiştir; "İsmail, herkes yediğinden ikram eder."

► Dünyanın en ünlü kalp doktoru Dr. Michael De Bakey'in arabası bozulmuştur. Arabasını tamire götürmüştür. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve Dr. Michael De Bakey'e dönerek; "Size bir şey soracağım. Neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım, bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım. Kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları motor yağını değiştireceğim. Hatta çok gerekliyse motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize, nasıl oluyor da, siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum." diye sormuş. Bunun üzerine Dr. Michael De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş: "bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene."
► 1573'te Sokullu Mehmet Paşa İnebahtı'da Osmanlı'nın donanmasının tahrip olması üzerine Venedik büyükelçisine tarihi bir cevap vermiştir. "Biz Kıbrıs Krallığını almakla kolunuzu kestik. Siz donanmamızı yakmakla sakalmızı traş ettiniz. Kesilen kol geri gelmez, fakat traş edilen sakal daha gür büyür."

► Şeyh Şamil Rusya'ya esir düşer. Getirilen yemeği büyük bir iştahla yeyince, Rus Çarı dayanamaz ve ona takılır: "Kumandan bu iştahla beni de yemenizden korkuyorum" der. Şeyh Şamil hiç istifini bozmadan; "korkmayın, bizde domuz eti haramdır" der.

► Necip Fazıl Kısakürek vapurla kadıköye geçerken, yanına biri yaklaşıp: "üstad, peygamberlere ne diye gerek duyuldu ? Biz yolumuzu bulabilirdik." diye sormuş. Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını dahi kaldırmadan; "ne diye vapura bindin ki, yüzerek karşıya geçebilirdin" cevabını vermiş.

► Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış. Her zamanki gibi din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş. Konuşması bittikten sonra Necip Fazıl Kısakürekle karşıt görüşte olan bir profesör, Necip Fazıl'a; "siz önceden çok farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinize çelişen şeyler söylüyorsunuz. Yazdığınız şiirler hâlâ ezberimdedir. Bu ne demek oluyor?" der. Necip Fazıl'ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur: "Benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar."
Sitenizi çok beğendim. Yakından takip edeceğim bir site olacak.