Tarihin En Büyük İllüzyonisti Houdini
İllüzyonizmin en büyük adı kuşkusuz ki Houdini'dir. Günümüzde en tanınmış illüzyonist olan David Copperfield, kullandığı modern teknolojiye rağmen Houdini ile kıyaslanamamaktadır.
Harry Houdini 25 Mart 1874 yılında Budapeşte'de dünyaya geldi. Ailesinin 7 çocuğundan biriydi. Babası bir hahamdı. 3 Temmuz 1878 tarihinde ailesiyle birlikte ABD'ye göç etti. Küçük yaşta trapezciliğe başladı. 1894 yılında evlendiği Wilhelmina Rahner, sonraları "Beatrice Houdini" adıyla sahne gösterilerinde kendisine yardımcı oldu. 1900'lü yılların başlarında Houdini, zincir, kelepçe ve ip gibi bağlardan, kilitli sandıklardan kurtulma gösterileri ve tehlikeli numaralarıyla uluslararası düzeyde ün kazanmıştı.

İlk olarak bütün Avrupa'yı dolaşarak yaptığı Harry Handcuff Houdini turnesiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Gittiği her ülkede yerel polis birimlerine meydan okuyor, kelepçelenmesini ve kilit altında tutulmasını istiyordu ve her türlü kelepçeden veya zincirden kurtulmayı başarıyordu.
Sıradan gösterilerinden birinde Houdini, zincirlerle bağlanmış durumda bir sandığın içine konuyor ve sandık kilitlenip halatlarla bağlandıktan sonra ağırlık eklenerek bir tekneden suya bırakılıyor. Suyun altında sandıktan çıkan Houdini tekneye dönüyordu. Hatta seyirci heyecanlansın diye tekneye hemen çıkmazdı. 2-3 dakika bekleyip tekneye çıkardı ve millet dehşete kapılmış olurdu. Yaptığı iş mantık ötesindeydi ama bunu nasıl yapıyodu ?

Harry Houdini'nin diğer illüzyonistlerden farklı kılan şey yaptığı gösterilerin birçoğunda illüzyon yani göz yanılması veya hile olmamasıdır. O gerçekten bağlanıyor, kelepçeleniyor ve çelik bir kafese konuluyordu. Tamamen doğal yetenekleriyle kurtulabiliyordu. Harry Houdini o kadar popülerdi ki, birçok önde gelen kelepçe, deli gömleği, çelik kasa üreticileri, ürettikleri mazemelerin güvenilirliğini test etmek için Houdini'ye meydan okuyordu. Houdini'de bu meydan okumaya cevap veriyor ve binlerce kişi önünde gösteri yapılıyordu. Bu yüzdendir ki, yaptıkları gösterilerin hiçbirinde bir hile yoktu. Çünkü bu meydan okuma, üretici firmalar için büyük bir riskdi. Çünkü Houdini'nin bu gösterilerden başarıyla çıkması, bu ürünleri üreten firmalar için prestij kaybı olabilirdi. Ancak Houdini öylesine sıra dışı bir sihirbazdı ki, artık onun başarısı bu ürünlerin kalitesi için bir standart değildi. Ürünlern kalitesi, Houdini'nin ne kadar zorlandığıyla ölçülüyordu.

Houdini annesini yitirdiğinde yaşamının en büyük şokunu yaşadı. Avrupa'da olduğu için annesi hastalığını ondan saklamıştı. Acısını içine gömerek tüm zamanların en büyük gösterisini hazırlamaya başladı. Bir fili yok edecekti. 1918'de New York hipodromunda bir fili binlerce insanın gözü önünde kaybetti. Bunu nasıl yaptığı tam olarak bilinmiyor. Aslında Houdini, birçok sahne hilesinin bulucusuydu. Bunların bazıları Pensilvanya'da bulunan Scranton bölgesinde yer alan Houdini Müzesi'nde sergilenmektedir.
Birçok kesim tarafından Houdini'nin cinlerle veya boyutlar arası mahluklarla iletişime geçtiğini düşünülüyordu. Faat Houdini, düşünce okuyanlar, medyumlar gibi doğa üstü güçleri olduğunu öne sürenlerle mücadele ederek, bu numaraların medyumluk ve olağanüstü olmadığını savunuyordu.
Karın kaslarını kasarak seyirciler arasından birini kura ile seçer ve en kuvvetli yumruğunu vurmasını isterdi. Bunu her şovunda mutlaka birkaç kez yapardı. Houdini, inanılmaz bir güce ve bedensel esnekliğe sahipti. Çok uzun çalışmalar yapıyor ve kondisyonuna çok özen gösteriyordu. Her gösteriden önce saatlerce pratik yaparak kendisini hazırlıyordu. Belki de bütün başarısı buradan geliyordu. Su altı gösterilerinde nefesini tutabilme süresi 4 dakikayı aşıyordu. Bir defasında yine su dolu bir akvaryumun dibinde seyircilerin gözü önünde 1 saatten fazla kaldı. Tabi bunun da bir sırrı vardı ama bilinmiyordu.

Bir gün odasındaki yatağında yatarken üniversiteli genç bir boksör geldi. Houdini'nin karın kaslarının çok güçlü olduğunu duymuştu. Gerçekten de böyle gösterileri de vardı. Vurulan yumrukların gücü ne olursa olsun dayanabiliyordu. Genç boksör bunu denemek istiyordu ve Houdini kabul edince boksör onu yumruklamaya başladı. Oysa Houdini gösterilerden önce uzun bir hazırlık yapıyor ve karın kaslarını adeta kilitleyebiliyordu. O gün yeterince konsantre olmamıştı. Yumruklardan sonra ünlü illüzyonistin apandisi patlamış, yalnız Houdini, apandisinin patladığının farkında olmamıştı. Akşam çıkacağı gösteri esnasında fenalaştı ve hayatını kaybetti.
Houdini ölmeden önce karısına; eğer bir yolu varsa, öldükten sonra kendisiyle iletişime geçeceğini söylemiştir. Houdini öldükten sonra karısı, 10 sene boyunca ruh çağırma seansları düzenlemiş, ilk başlarda mesajlar aldığını söylese de, sonraları Houdini ile hiçbir şekilde iletişime geçemediğini itiraf etmiştir.
İllüzyon apayrı bir dünya günümüzde Houdini kadar başarılı illüzyonist yok bence. Bu adamın yaptığı cidden çok farklı anlatılanlara göre.
Yaptığı gösteriler gerçekten çok başarılıymış ama her gösteri öncesi kendisine vurdurması ilginç geldi bana.
Houdini trajedik bir şekilde ölmüş. Yani kendine çok güvenmesi onun sonu olmuş.
Houdini'nin hayatını ben de araştırmıştım. Gerçekten çok ilginç bir kişiliği ve şimdiki illüzyonistlerde olmayan bir kabiliyeti var.
Öyle cüsseli bir adam gibi de durmuyor ama kendini geliştirdiği muhakkak. O dönemde hiç bir modern alet olmadan bunları başarabilmesi asıl şaşırtıcı olan tarafı.
Gerçekten çok şaşırdım, çok zeki bir insan. Öyle olmasa bunları becermesi imkansızdı zaten.