Bu içeriği 4 dakikada okuyabilirsiniz.
Osmanlı Tokadı Hakkında İlginç Bilgiler
Osmanlı tokadı, silahsız bir savaş sanatıdır ve bu şekilde de literatüre geçmiştir.
Fakat Osmanlı tokadı kavramının ortaya çıktığı tarih ve nasıl çıktığı tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda birkaç rivayet vardır.
Bunlardan biri, acı kuvveti herkes tarafından bilinen Osmanlı Beyliğinin kurucusu Osman Bey'in, tartıştığı birisi karşısında hiddetlenmesi ve bunun sonucunda kuvvetli bir tokat atmasıyla, karşıdaki kişinin orada ölmesi üzerine söylenmeye başlanmış olduğu düşünülüyor.
Tarihçi Murat Bardakçı'ya göre ise Osmanlı tokadı kavramı, IV. Murat'ın 1632 yılındaki Ayak Divanı'nda Sadrazam Hafız Ahmet Paşa'nın kendine saldıran iki yeniçeriyi iki tokatla öldürmesinden gelmektedir.
Kavram olarak ne zaman ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de, Osmanlı tokadı, Osmanlı Ordusunda görev yapan askerlerin, silahsız savunma ya da saldırı sırasında her zaman kullandıkları ve geliştirdikleri bir vuruş türü olmuştur. Etkili bir şekilde atıldığı zaman öldürücü seviyede olabilen Osmanlı tokadı, çıkardığı ses dolayısıyla da oldukça zarar verici olabiliyor, bunun haricinde kulağa denk geldiği zaman, kulak zarını patlatabiliyordu.

Osmanlı tokadı, elin her iki yanıyla da yapılabilen ve tesir ettiği kişiyi sersemleten hatta bayıltan veya öldürebilen bu tokat tekniğini özel olarak kullanan bir askeri sınıf yoktu. Ordudaki tüm askerler arasında, bileğine güvenen babayiğit askerler Osmanlı tokadı tekniğini kullanırlardı.
Osmanlı tokadı tekniği birden fazla şekilde uygulanırdı. Duruma göre, yere göre, düşmanın zırh yapısına ve dövüşün gidişatına göre uygulanabilen farklı teknikleri mevcuttu.
El ve kolun açısız, omuzdan hızlı bir şekilde, hedeflenen noktaya el ile yapılan temasla yapılır. En çok temas eden kişinin yüzünün her iki yanına ve ensesine; bilek veya dirsek kırılmadan, yalnızca omuzdan güç alınarak, büyük bir hızla atılırdı.
Fakat asıl Osmanlı tokadı, rakibin burnunu hedef alacak bir şekilde, yüzünün tam ortasına, avuç içini germeden, rakibin burun ucuna denk gelecek şekilde atılırdı. Bu şekilde, rakibin kafatasının göz çukurları arasında kalan kısmını kırarak beynine saplanır, böylece rakibin ölümüne yol açardı.

Böyle bir tekniğin uygulanmadığı durumlarda dahi, hızlı ve çok sert biçimde atıldığı ve çok kuvvetli bir tokat olduğundan dolayı, Osmanlı tokadına maruz kalan kişinin boynunun kırılmasına da yol açıp öldürebiliyordu.
Bunun dışında Osmanlı tokadının çıkardığı ses bile tesir ettiği kişileri psikolojik olarak çökertmeye yetiyordu.
Osmanlı tokadı vuruş tekniğini uygulayabilmek için güçlü pazular, güçlü omuz ve boyun kaslarıyla birlikte, bu pazuları çok hızlı bir şekilde kullanabilecek yeteneğin de geliştirilmiş olması gerekliydi. Fakat tüm bu teknikler ağır idmanlar, cirit, güreş gibi savaş oyunları ve kılıç kullanma, yay germe talimleriyle, savaş meydanlarında alışan Osmanlı askerleri için rahatlıkla uygulanabilecek tekniklerdi.

Osmanlı ordusunda yer alan her bir yeniçeri Osmanlı tokadının tekniklerini çok iyi bir şekilde bilir, henüz küçük yaşlarda yeniçeri ocağına alındıkları andan itibaren, yağlı mermerleri tokatlayıp yapılan idmanlarla kendilerini geliştirirlerdi.
Osmanlı tokadı, bir yeniçerinin kılıcından sonra en güvendiği silahıydı. Savaş sırasında çok sık görülen, silahın elden düşmesi veya kırılması gibi durumlarda Osmanlı tokadı yeniçerinin sahip olduğu tek silahı haline gelirdi.

Osmanlı tokadı daha çok Osmanlı ordusundaki Akıncılar sınıfı içinde yer alan ve deliler adı verilen efsanevi savaşçılarla özdeşleştirilmiştir. Deliler, at üstünde ya da yaya olarak ordunun en önünde yer alırlar, savaş esnasında en önden gidip ellerinde yalnızca bir kalkan ile hatta kimi zaman kalkan bile olmadan yalnızca çıplak elle düşmana saldırırlardı.

Deliler, iri yarı ve güçlü, 20-25 yaşları arasında, gözünü budaktan sakınmayan, yürekli ve korkusuz gönüllüler arasından seçilirlerdi. Islak mermer üzerine çıplak elle tokat atarak eğitim görürlerdi. Zamanla avuç içleri nasır tutar ve daha kuvvetli bir hale gelirdi. Bu tokatların muhattabı yalnızca düşman askerleri değil, askerlerin atları da olurdu.

Osmanlı'nın savaştığı topraklarda yapılmış olan araştırmalarda bulunan bir çok at ve insan kafatasında tokat izlerinin olduğu gözlenmiştir. Kazılar sırasında, kafatası içine yani beyne doğru göçmüş insan iskeletleri, hatta metal miğferlerde dahi el izlerine rastlanmıştır. Bu izler de 600 yıl boyunca 3 kıtada düşmanları titreten Osmanlı tokadının, nasıl yüksek derecede şiddetli bir vuruşa sahip olduğunu göstermektedir.
Kaynak
-
https://www.youtube.com/watch?v=j_urJqH6e5o
Bu içeriği MasivaTurk.com sitesini kaynak göstererek kullanabilirsiniz. İçeriklerin; MasivaTurk.com sitesi kaynak gösterilmeden herhangi bir web sayfasında, sosyal
medyada ve görsel basında yayınlanması yasaktır. Ayrıntılı bilgi için Kullanım Koşulları sayfasını okuyabilirsiniz.
22.04.2016
Osmanli tokadının tarihte yeri büyük. Ne düşmanları yerle bir etmiştir bu osmanlı tokadi eyy gidi ey
Bu meşhur tokadın tarihini de öğrenmiş olduk. Teşekkürler :)
osmanlı tokadı hep duyardık ama tekniğinin nasıl olduğunu bilmezdik cıklak elle savaşmış oldukları için düşman korkudan kacarmış derlerdi şimdi daha iyi anladım.