Ölü İnsanlarla Oluşturulmuş 5 Korkunç Mekan

Ölü İnsanlarla Oluşturulmuş 5 Korkunç Mekan

sola ok  Genel Kültür

13.10.2016

5,322 Gösterim

Bu içeriği 6 dakikada okuyabilirsiniz.

Önerilen Video ▼



Ölü İnsanlarla Oluşturulmuş 5 Korkunç Mekan


Dünya üzerinde tuhaf ve bir o kadar da ürkütücü yerler bulunmakta. İnsanlar tarafından çeşitli düşüncelerle oluşturulmuş bu yerlerin, hepsinin farklı farklı hikayeleri mevcut. Özellikle en dikkat çekenleri ise ölü insanlarla oluşturulan yerler. İşte bu ilginç yerlerden bazıları...


Capuchin Manastırı


İtalya'nın Palermo şehrinde bulunan Capuchin Manastırının keşişleri, 1599 senesinde manastırın altında bulunan dehlizlerde bir çeşit koruyucu madde olduğunu ve burada cesetlerin bozulmadan kaldığını fark edince, ölen rahipler ve keşişleri mumyalayıp, burada raflara dizmeye başlamışlar. Daha sonraki dönemlerde ölenlerin buraya defnedilmesi bir çeşit statü simgesi olmuş ve buradaki ceset sayısı 8000'i bulmuş.

Capuchin Manastırı

Yer altı mezarlığının karanlık koridorlarında bir kısmı raflara dizilmiş, bir kısmı duvarlara asılmış cesetler, kadınlar, bakireler, çocuklar, rahipler, keşişler ve profesörler diye kategorilere ayrılmış durumda. Kasabanın önemli ve zengin insanların giysileri her yıl yenilenirken fakirlere dokunulmamış.

Mezarlığa en son gömülenlerden biri de 6 Aralık 1920 tarihinde ölen Rosalia Lombardo'dur. Rosalia, zatüreden öldüğünde sadece 2 yaşındaydı. Babası general Lombardo, kızı öldüğünde o kadar yıkılmıştı ki, onun toprakta yok olması fikrine dayanamadı ve zamanın en başarılı mumyalama uzmanlarından olan Alfredo Salafia'dan, onu mumyalamasını istedi. Salafia, küçük kızı o kadar başarılı mumyaladı ki, Rosalia neredeyse hiç bozulmadan günümüze kadar geldi. Hüzünlü hikayesi sayesinde, ünü Capuchin yer altı mezarlığını bile aşan Rosalia Lombardo, uyuyan güzel olarak bilinmektedir.

1800'lü yılların sonunda, bu inanılmaz yer altı mezarlığının ortaya çıkarılması, hristiyan aleminde şok etkisi yapmıştı. Papa'nın kararıyla bu işlemden vazgeçilmiş ve 1920 yılından sonra buraya defin yapılmamıştır.


Sedlec İskelet Kilisesi


Burası iç mimarisi ve dekorasyonunun tamamen insan kemiklerinden yapılmış olmasıyla ilgi uyandıran Çek Cumhuriyeti'nin Kutná Hora şehrinde bulunan bir kilise ve şapel. Hikaye, 1278 yılında Sedlec Kilisesi'nin başrahibi Heinrich'in, Çek kralı II.Otokar tarafından Filistin'e elçi olarak gönderilmesiyle başlar. Heinrich, dönüşünde Kudüs'ten getirdiği bir kavonoz toprağı kilisenin mezarlığına serper. Böylece o mezarlığın kutsal toprakların bir parçası olduğunu düşünüldüğünden, halk arasında burası çok tercih edilen bir gömülme yeri haline gelir.

Sedlec İskelet Kilisesi

Sadece 1318 yılında çıkan veba salgınında 30.000'den fazla beden buraya gömülünce, gömülecek yer sıkıntısı baş gösterir ve yeni yerler açılır. Ancak buraya gömülmek isteyenlerin talebi o kadar yoğundur ki, zamanla artık hiç boş yer kalmayınca da 1511'de yeni bedenlere yer açabilmek için eski kemikler yerlerinden çıkarılarak kilise içinde üst üste yığılmış ve devasa büyüklükte 6 adet piramit halinde toplanmıştır.

1870 yılında bölgenin soylu ailelerinden biri olan Schwarzenberg Dükü tarafından restore edilen kilisedeki 6 kemik piramitinin, ikisindeki 40.000 insana ait kemikler, Çek ahşap oymacısı Frantişek RINT ve Santini isimli Çek asıllı İtalyan bir mimar tarafından kilisenin iç dekorasyonunda kullanılmıştır. Diğer 4 kemik piramidi ise hâlâ yerinde durmaktadır.

Kilisede en gösterişli yere, yine kemiklerden Schwarzenberg ailesinin arması işlenmiştir. Bu armada dikkat çekilen konu, bir Türk'ün gözünü oyan karga figürüdür. Söylentilere göre bu figür, 1591 yılında yapılan Raab savaşında Türklerle savaşan Schwarzenberg ailesini sembolize ediyormuş.


Evora Kemik Şapeli


Evora Kemik Şapeli

Portekiz'in Evora kentinde bulunan kemik Şapeli "capela dos ossos" olarak isimlendirilir. Şapel 16.yüzyılda Fransisken keşişleri tarafından inşa edilmiştir. Hayatın geçici olduğunu vurgulamak amacıyla Şapel'in iç duvarları yerel mezarlıklardan çıkarılan 5000 kişinin iskelet ve kafatasları ile süslenmiştir. Nedeni bilinmeyen bir şekilde, birisi çocuk olan iki tane ceset de tavandan aşağıya halatla sarkıtılmış olarak bulunmaktadır. Şapelin girişindeki yazıda şöyle yazmaktadır: "Buradaki kemiklerimiz, sizinkileri de bekliyor."


St. Michan Kilisesi


İrlanda'nın Dublin kentinde bulunan St. Michan kilisesi 1014 yılında inşa edilmiş. Zaman içerisinde yıkılıp yalnızca temelleri kalan kilise 1686 senesinde yeniden yapılmış. Kilisenin bodrum kısmında bulunan yer altı mezarlığında bulunan yüzlerce cesedin, buradaki kuru havadan dolayı yüzyılardır hiç bozulmadan korunduğu görülmekte. Kilisenin eski bir bataklık üzerine kurulu olması nedeniyle burada bulanan metan gazının ve bodrum duvarlarının kireç taşı içermesinin cesetleri çürümeden koruduğu iddia ediliyor.

St. Michan Kilisesi

Cesetlerin içinde bulunduğu tabutların dağılmış olmasına rağmen bedenlerin dağılmamış olması ilgi çekiyor. Buradaki cesetlerden biri 800 yaşında bir haçlı ordusu askeri. Bu askerin 1202-1204 yıllarındaki 4. haçlı seferine katıldığı ve İstanbul'dan döndükten sonra öldüğü rivayet edilir. Elinizi sıkmak istercesine, elini tabuttan dışarı sarkıtan bu ceset, yer altı mezarlarının en ilgi çeken cesetlerinden biri. Burada ayrıca 1798-1803 yılları arasında İngilizler tarafından idam edilen bazı ünlü İrlandalı isyancıların da cesetleri bulunuyor.


Paris Yeraltı Mezarları


18.yüzyılda Paris'in her yanı mezarlıklarla dolmuş ve şehrin giderek daha da büyümesi sonucu yeni yerler açılması ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Üstelik cenazelerin gömme işlemlerinin çok sağlıklı yapılmaması nedeniyle mezarlıklar Paris'te büyük salgın hastalıklara davetiye çıkarır hale gelmişti.

1785 yılında devlet konseyi kararıyla mezarlıkların ortadan kaldırılması ve cesetlerin hepsinin bir yere taşınması gündeme geldi. En uygun yer olarak da şehrin altında bulunan kilometrelerce uzunluktaki taş ocakları belirlenir. Paris'in altında 187 km uzunluğa ulaşan taş ocaklarının, 1,7km'lik bir bölümü, yeraltı mezarlığı olarak düzenlenir. Bundan sonra Paris'in bütün mezarlıklarındaki iskeletler 15 ay boyunca gizlice, sadece geceleri taşınarak, buraya üstüste istiflenir. Burada 6 milyon insanın kemikleri bulunduğu tahmin edilmektedir.

Paris Yeraltı Mezarları

1844 yılında ilk kazılarda mezar odaları ortaya çıkarılıncaya kadar bu konu gizli tutulmuştur. Ardından yapılan Paris metrosunun inşaatı sırasında, Paris'in altının mezar odaları ile dolu olduğu görüldü. Yeraltı mezarlığı, 20-30 metre derinlikte ve 11.000 mt2'lik alanı kaplıyor. Mezarlığa ulaşmak için 130 basamakla yeraltına inerek, dar ve karanlık dehlizlerde 15 dakika boyunca yürümek gerekiyor.

Paris'te bulunan yer altı mezarlığının ziyaretçilerini 1700'lerde yaşamış şair Jacques Delille'nin; "Dur! ölümün imparatorluğu burası!" dizeleri karşılar. Uzun koridorlar, kafatasları ve kemiklerle döşenmiştir. Duvarlarda, ölümün hayatın bir gerçeği olduğuna dair, ünlü şairlerin dizelerinin bulunduğu mezarlıkta, Latince benzeri bilinmeyen yazılar, haç ve benzeri şekiller oluşturacak şekilde dizilmiş kemikler bulunur. Özellikle kafatasları ve uyluk kemiklerinin diziliş şekilleri ile ortaya çıkan bazı sembollerin sırrı ise hâlâ çözülemiyor.



Bu içeriği MasivaTurk.com sitesini kaynak göstererek kullanabilirsiniz. İçeriklerin; MasivaTurk.com sitesi kaynak gösterilmeden herhangi bir web sayfasında, sosyal medyada ve görsel basında yayınlanması yasaktır. Ayrıntılı bilgi için Kullanım Koşulları sayfasını okuyabilirsiniz.

13.10.2016

İçerik hakkında soru sorabilir veya yorumda bulunabilirsiniz.

İsim
Web Site
E-Posta
Mesaj

Yorumlar (12)

  1. orhan alem

    Ya kardeşim, ölüleri adam gibi gömseniz olmaz mı? Kalkmış bir de dekor olarak kullanmışlar.

  2. Alperen

    gerçekten ilginç ve korkunç mekanlar, ben oraya giremem muhtemelen.

  3. Adem Yavaş

    Ülkemizde olsa insanlar korkularında yanına yaklaşmazlar. Adamlar ise yüz binlerce iskeletin olduğu yerleri turizme açmış.

  4. Sezgin Sazcı

    Hiç de hoş görüntüler değil. Ölü insanların kemiklerini; kafaları ayrı, kolları ve bacakları ayrı, göze hoş gelmiyor.

  5. Kadir

    Şu mekanlara bak, aynı gerilim korku filmi gibi. Evora kemik şapeli. Bu mekanı normal akıldaki insanların yapması mümkün değil.

  6. Seymen Uzun

    ilginç ve ürkütücü bir hikaye ama gerçek malesef ölüye saygı olmalı. Bu şekilde teşhir edilmesi bence aykırı bir durum.

  7. Menderes

    Pariste gezilecek yerler arasında hiç görmedim burayı ben :)

  8. İbrahim Cetin

    Hepsi birbirinden korkunç nerelerden bulursunuz böyle şeyleri bilmem ki :)

  9. Mahmure

    Şuansa Paris'in nüfüsü nedir bilmiyorum ama 6 milyon insan dile kolay, acaba turizme açık bir alan mı?

  10. Efkan

    Ölü insan kemikleri ile yapılmış o 6 piramiti görmek isterdim,ilginçliğe bak en az 30 000 ölü ne demek

  11. Barış

    Evora kemik şapeli bence en ürkütücü ve bir o kadarda ihtişamlısı,sanat eseri yapmışlar resmen

  12. Can

    Evora Kemik Şapeli ve Paris Yeraltı Mezarları en ürkütücü ve anlayamadığım yerler. Kemiklerle duvarı süslemek nedir ya?


Bu İçerikler de İlginizi Çekebilir...

Muhteşem Görünümlü 30 Egzotik Kuş Türü
18.03.2016
47,943 Gösterim

Muhteşem Görünümlü 30 Egzotik Kuş Türü

Görünümleriyle adeta birer oyuncağı andıran, muhteşem görünümlere sahip, birbirinden farklı 30 egzotik kuş türü.

Hayvanlar Hakkında Hiç Bilmediğiniz 30 Gerçek
07.03.2016
9,665 Gösterim

Hayvanlar Hakkında Hiç Bilmediğiniz 30 Gerçek

Hayvanlar hakkında daha önce muhtemelen hç duymadığınız, çok bilinmeyen, birbirinden ilginç 30 bilgi.

En Çok Acı Veren 10 Ölüm Şekli ve Hissedilenler
27.08.2016
85,012 Gösterim

En Çok Acı Veren 10 Ölüm Şekli ve Hissedilenler

Günümüze kadar dünya üzerinde 100 milyar insanın yaşayıp ölmüştür ve ölümün de pek çok çeşidi vardır. Peki en acı veren ölüm çeşitleri nelerdir ?

Atom Bombası ve Hidrojen Bombasından Çok Daha Güçlü Silah: Nötron Bombası
16.10.2017
4,916 Gösterim

Atom Bombası ve Hidrojen Bombasından Çok Daha Güçlü Silah: Nötron Bombası

Nötron Bombası, nükleer silahlar arasında öyle özelliklere sahip ki, Atom Bombası ve Hidrojen Bombası yanında basit bir roket gibi kalabilir.

OZ Tamgası 卐
25.12.2015
92,615 Gösterim

OZ Tamgası 卐

OZ damgası, Ön Türklerde, OZ'laşarak Tanrıya erişmeyi ve öbür dünyada şekil değiştirerek yeniden oluşum (metamorfoz) düşüncesi anlamına gelmektedir.