Her Canlıda Bulunan Gizemli Ruh Molekülü DMT Hakkında Bilgiler
Dimetiltriptamin veya kısa adıyla DMT, beyinde bulunan "pineal gland" yani epifiz bezi tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojen(gerçekte var olmayan ancak kişi arafından algılandığı düşünülen nesnelerin görülmesine neden olan madde)dir. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir ve etkilerinin arasında zaman algısında değişim vardır.
Beyin, uyku dışında sadece ölüm ve doğum sırasında DMT maddesini salgılar. Bu yüzden ruh molekülü adını almıştır. "Işık görmek" deyimi hem içilen DMT sırasında hem de ölüm sırasında yaşanır. Halk arasında "üçüncü göz" diye tabir edilen yerin denk geldiği yer aslında beyinde DMT'nin salgılandığı epifiz bezinin tam üstüdür.

Epifiz Bezi (Pineal Gland)
Beynimizdeki her bölüm simetriktir. Bu yüzden tüm bölümlerden iki tane bulmaktadır. Bunun tek istisnası da beynin tam ortasında bulunan ve bir tane olan epifiz bezidir. Epifiz bezi insanlarda anatomik olarak sağ ve sol lobun birleştiği yerde yani tam ortada yer almaktadır. Merkezde bulunan epifiz bezinin büyüklüğü hemen hemen bir mercimek tanesi kadardır. Epifiz bezi kozalağa benzer bir yapıdır. İngilizce ismi, kozalaksı bez anlamına gelen "pineal gland"dir.
Birçok spiritualist kuruluş bu bölgeye üçüncü göz ismini de verir. Hinduizm'de her çakranın belli bir hormon bezinin olduğu bölgeye denk geldiği bilinmektedir. Üçüncü göz pineal bezin olduğu bölgeye denk gelir. Yani nirvanaya en yakın nokta olan "tam görüş/yargısızlık" noktasına DMT salınımının kontrolüyle erişilebilir. Epifiz bezinin sembolü, pek çok dine ilham kaynağı olmuştur. Söz konusu kozalaksı yapıya; Buda temsillerinin kafasında, Vatikan'da bulunan kozalak heykelinde, papanın asasında ve daha pek çok yerde rastlayabiliyoruz. Doğu inanışlarındaki üçüncü göz tabiri de yine bir epifiz bezi sembolü.
Modern felsefenin atası kabul edilen Descartes, epifiz bezinin ruh ile bedenin birleştiği nokta olduğunu düşünmüştür. Epifiz bezinden 2 farklı hormon daha salgılanır: Bunlar melatonin ve pinolin. Bu madde aynı zamanda bitkilerden elde edilerek bir uyuşturucu olarak kullanılıyor. İnsan beynindeki DMT üretimi genellikle çok küçük miktarlarda olduğu için, psikedelik etkilerini deneyimlemenin bir yolu onu dışarıdan almak. Bu uyuşturucu, insanların farklı boyutları algılamasını mümkün kılıyor.

Yaşayan Her Şeyde Az veya Çok Mutlaka DMT Bulunur
DMT molekül, beynin epifiz bezinden (pineal gland) salgılanan bir bileşen olup doğadaki bütün organizmalarda az veya çok bulunur. Yaşayan her şey ya DMT salgılıyor, ya da DMT ile yaşıyor. DMT, psikoaktif bir maddedir. Bu madde insanda, beyinde bulunan epifiz bezi tarafından üretiliyor. Ancak DMT, durduk yere nedensiz yere aktif olan bir molekül değildir. Metabolizma içerisindeki atıl durumundan kurtulması ve karaciğer tarafından yakılıp, etkilerinin beyne yollanması için bir kıvılcıma ihtiyaç vardır. Şaman rahipleri binlerce senedir bu etkiyi ortaya çıkarabilmek için "ayahuaska" adlı bir bitki kaynatıp suyunu içerler. Bu bitki onlara göre kutsaldır çünkü kendi deyimleriyle "Tanrılarını gösterir".
Günümüzde ise Peru'da bazı kabileler tarafından "ayahuasca" adıyla kullanılmaktadır. Kullanımı çoğu ülkede yasaktır. Sentetik olarak üretilmesinin yanında, pek çok bitkiden elde edilebilmektedir. Güney Amerika yerlileri tarafından düzenlenen şaman ayinlerinde kullanılan "ayahuasca" adlı içeceğin içerisinde de yüksek oranda DMT tespit edilmiştir. Ayahuasca, özel bir bitkinin dal ve yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen güçlü bir halüsinojen içecektir. Çoğu ülkede tıbbi gereklilikler dışında kullanımı yasadışıdır.
Antik zamanlardaki uyuşturucuların tamamında olduğu gibi tedavi edici özellikleri olduğuna inanılırdı ve uygulama alanları bu yöndeydi. Bunu yapan antik botanikçiler, ayahuasca'nın en büyük tedavisinin ölüm korkusunu yenmek olduğuna inanırlardı. Günümüz dünyasında bile Güney Amerika yerlileri tarafından hâlâ aynı maksatla kullanılmaktadır ve bu "Tanrısal" deneyimi yaşamak isteyen modern insanlarca ziyaret edilmektedir.

Mevlana ve DMT Hakkında
Maddenin aktif hale gelebilmesi için dışarıdan alınan bir madde ile mümkün görünse de, nadir durumlarda aksi de mümkündür. Mesela derin bir trans hali (dua, zikir) DMT salgılanmasındaki patlamaya güzel bir örnektir. Tahminlere göre mistisizm ustalarının binlerce yıldır ulaştıkları o nirvana hali, günümüz biliminin adına DMT dediği moleküldür. Bu ilginçtir çünkü dinimiz İslam'da "cezbe hali" denen bir kavram vardır. Cezbe hali ise manevi anlamda çok aşama katettiğine inanılan kişilerin girdikleri bir ruh halidir. Bu kişiler için gerçeklik yok olur, çoğu zaman söyledikleri sözlerin anlamlarını her insan anlayamaz ve girdikleri o mana aleminden dönüşte bu dünyayı beğenmezler.
Dimethyltryptamine'in doğada yoğun olarak bulunduğu bir bitki de "Arundo donax" yani kargı kamışıdır. Kargı kamışından ise Mevlana'nın uğruna kendini kaybettiği, Mesnevi'nin ilk on sekiz beyitinin adandığı tasavvufun vazgeçilmez enstrümanı olan "ney" yapılır.
Mevlana bir sözünde "Üzerlik tohumu karanlığı örttü ve gerçek göründü" demiştir. Üzerlik tohumu, diğer adıyla "Peganum harmala" tohumu yüksek miktarda DMT içermektedir.

DMT Nasıl Bir Etki Oluşturuyor?
Uyku düzenini ve vücut ritmini dengeleyen Melatonin hormonunu ve DMT (dimethyltryptamine) hormonunu salgılar. Bilindiği üzere melatonin hormonu, mutluluk hormonu olarak da bilinir. Ancak hayvanlarda insanların tam tersine melatonin hormonu az, DMT hormonu fazla salgılanır. Bu yüzden hayvanlar, insanlara göre çok daha psişik özellikleri yüksek varlıklardır. Bununla birlikte bitkilerde epifiz olmamasına rağmen hepsinde az ya da çok DMT molekülü bulunur.
DMT sayesinde bir insan ölüm ve doğum duygularını deneyimleyebilir, ölüm korkusunu yenebilir ve hiç bilmediği-görmediği alemlere yolculuk edebilir. Yani bir anlamda kişi, gerçeklik boyutuna bir adım daha yaklaşır. Eski zaman Afrika, Asya ve diğer tüm şaman ayinlerinde kullanılan DMT içerikli bitkilerden elde edilen sıvılar sayesinde şamanlar bir çeşit trans haline girerlerdi. Burada genellikle farklı bir aleme geçiş söz konusu olmuştur.
DMT kullanmış ya da bu maddeye maruz kalmış kişiler, bir tür birlik hissiyatı deneyimlediklerini savunuyorlar. Normalde tüm psikedelik maddeler, her bireye özel bir takım sanrılara sebep olurlar. Fakat DMT kullanan bireylerin yaşadıkları deneyimler birbirine çok benziyor. Tüm evrene bakış açılarının değiştiğini ve her şeyin bir olduğu hissiyatının güçlendiğini söylüyorlar.Yani bir anlamda tanrısal etkileşimler yaşadıklarını ima ediyorlar.

Hastane ortamında yüksek dozda dimethyltryptamine verilen deneklerin anlattıkları:

Tüm örneklerde görüldüğü üzere her biri yaşadıklarını tanımlamakta zorlanıyorlar. Belli ki bilinçaltlarında oldukça sıra dışı etkileşimler yaşıyorlar ve adlandırabildikleri tek seçenek gittikleri yerin ilahi bir makam olduğu.

Hangi Bitkilerden DMT Elde Edilir?
Psychotria viridis (yem kanyaşı)
Phalaris arundinacea
Phalaris (kuş otu)
Acacia (akasya)
Arundo donax (kargı kamışı)
Desmanthus illinoiensis
Peygamber hastalığı olarak da bilinen temporal lob epilepsisi, beyinde yüksek miktarda DMT salgılamasına sebep olduğu için, farklı boyutlara kapılar açıyor ve bir takım şizofrenik sanrılara sebep oluyor.
Yüzyıllardır devam eden bir gizem. Her canlıda bulunan, özellikle insanlarda doğum ve ölüm anında oldukça fazla salgılanan, kimilerinin insanlığa paralel evrenlerin kapısını araladığını iddia ettiği DMT molekülü, kimileri için de oldukça zararlı bir halüsinojendir. Zamanında yalnızca farklı coğrafyalarda yaşayan şamanların ayinlerde kullanıp transa geçtikleri bu madde, ardından tüm dünyaya yayılıp, sanatçı ve bilim adamlarının da ilgisini çekmeye başlamıştır.
Ruh Molekülü Belgeseli
DMT hakkında hazırlanmış 1 saat 12dk'lık Ruh Molekülü adlı belgeseli aşağıdaki izletiden seyredebilirsiniz.