Fransa'nın Utanç Verici Tarihi: Vendee Soykırımı
"Cumhuriyetçi yurttaşlar, artık Vendee diye bir yer yok! Çocuklarıyla ve kadınlarıyla kılıçlarımız altında can verdiler. Vendee'yi, Savenay bataklıklarına ve ormanlarına gömdük. Bana verdiğiniz emir uyarınca, çocukları atlarımızın ayakları altında ezdik. Kadınları, yeni asiler doğurmamaları içn katlettik. Yolları cesetlerle kapladık. Teslim olmak için gruplar halinde gelen köylüleri durmaksızın kurşuna dizdik. Onlara devrimin acımasız olduğunu göstermek için hiç tutsak kabul etmedik."
Okurken bile insanın kanını donduran bu satırlar, Fransız genereal François Joseph Westermann'a ait. Fransız general, belli ki kendisine verilen görevi başarıyla yerine getirmenin gururuyla, 23 Ekim 1793 tarihinde Paris'e gönderdiği raporunda durumu aynen böyle özetliyordu. Modern çağın başlangıcı olarak kabul edilen Fransız İhtilali'nin, özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet gibi kavramları öne çıkardığı iddia edilse de, Vendee'de gerçekleştirilen bu katliam, aynı zamanda modern çağın ilk soykırımı olmuştu.

Vendee, Fransa'nın batısında, Atlantik Okyanusu kıyısında kırsal bir yerleşim yeriydi. Bir tarım bölgesi olan Vendee'nin yoksul köylüleri, kral ve kiliseye bağlı, kendi halinde insanlardır. 1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilali'nin ilk dönemlerinde durumlarının düzeleceği umuduyla ihtilali destekledir ve Paris'e bağlı kaldılar. Ancak ihtilalin ekonomik alanda bekleneni vermemesi ve yoksulluğun sürmesi, ihtilalcilerin kiliseye karşı aldıkları tavır, konulan yeni vergiler, son olarak da sadakat ve bağlı oldukları Kral XVI. Louis'in 1793 yılında giyotin ile idam edilmesiyle birlikte ihtilale karşı cephe almaya başladılar.
Bölge halkının Prusya ve Avusturya'ya karşı verilen savaşlara asker olarak gönderilmek istenmesi, Vendeelilerin baş kaldırma sürecinin de başlangıcı oldu. 5 Nisan 1793'te, Vendee kırsalında birbirinden dağınık halk isyanları görülmeye başlandı. Cumhuriyetçilerin bu isyana tepkisi çok sert oldu. Fransa meclisi tarafından 1 Ekim 1793 tarihinde çıkarılan bir yasayla General Lazare Hoche, Vendee bölgesinde yaşayan halkın, kadın ve çocuklar dahil tümüyle katledilmesi için tam yetki verildi. Cehennem Birlikleri olarak adlandırılan Fransız Cumhuriyet Ordusu 45.000 askerle Vendee'ye saldırdı.
Vendee'nin köylülerden oluşan ordusu Aralık 1793'te Savenay'da yenildi ve dağıldı. Geride kalan küçük gruplarsa, isyanı sürdürmek için ormanlık alanlara çekildi. Ordular arasındaki savaş Savenay'da bitmiş, artık sıra 1796'ya dek sürecek olan toplu katliamlara gelmişti. Cehennem Birlikleri, kitleler halinde teslim olanları acımasızca öldürdü. Savunmasız yüzlerce köyü yaktı. Katliamlar sırasında sivil köylüleri öldürmek için giyotin, kurşun, süngü, kılıç ve tüfek dipçikleri kullanıldıysa da, bu savaş aletlerinin hazineye belli bir külfet getirdiğini düşündükleri için bir süre sonra en etkili ve az masraflı bir silah olarak zehri keşfettiler. Böylelikle Vendeelilerin yiyecekleri, içecekleri zehirlendi; köylülerin sığınacağı ormanlar yakıldı. Ayrıca Vendee halkının önemli bir bölümü, açlık ve salgın hastalıklardan öldürülmek üzere hapishanelere, depolara tıka basa kapatıldı.
Kaynaklar o dönem 815.000 olan nüfusun, 600.000'inin bu soykırımlar sonucu katledildiğini ortaya koymaktadır. Fransa'daki özgürlük maskesi altındaki bu katliamlar sırasında canlarını kurtarmak için yüzbinlerce Fransız köylüsü, İngiltere, Avusturya, Rusya, ABD ve Prusya'ya sığınmaya çalıştı. Hatta Viyana'da bulunan Osmanlı elçisinden de bir mektupla yardım isteyerek, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki topraklarının herhangi bir bölgesine yerleşmek için izin istediler. Ancak o günün koşullarında bu mümkün olamadı.

Bu kıyım, Avrupa'da işlenen ilk soykırım olarak tarihe geçmesine rağmen, hâlâ Fransız resmi tarihinde "Vendee İsyanı" ya da "Vendee Savaşı" olarak adlandırılıyor. Güya aydınlanmanın beşiği sayılan Fransa'nın kendi halkına uyguladığı bu soykırım son da olmadı. Aslında bakılırsa birçok ülkede kanlı izler bırakan Fransa tarihinin önemli bir bölümü soykırım, sömürü ve katliamlardan oluşuyor. Bir dönem sömürgesi olan Yeni Kaledonya, Madagaskar, Haiti, Martinique, Guadalup, Fransız Guyanası, Komor, Senegal, Mali, Fildişi Sahili, Gabon, Kamerun, Gana, Benin, Gine, Vietnam, Laos ve Kamboçya'da yaptığı katliamlar, I. Dünya Savaşı sırasında işgal ettiği Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Adana'da işlediği savaş suçları, Cezayir'de öldürdüğü 1.500.000 Müslüman, Fransa'nın yüzleşmekten kaçındığı tarihindeki utanç sayfalarıdır.

Ama aynı Fransa, hiç yüzü kızarmadan, utanmaz bir şekilde sözde ermeni soykırımını tanıyan yasaları ulusal meclisinden geçirebilmektedir. Cezayirli yöneticilerin Fransa'nın yaptığı soykırım için sadece bir özür talebine karşı, bu işi tarihçilere bırakalım yanıtını veren Fransa, "ermeni iddialarını tarihçiler araştırsın" biçimindeki öneriye karşı çıkarak aklı sıra Türkiye'ye ders vereceğini düşünmekte. Bu çifte standar karşısında sesini yükselten birçok Fransız aydınının yanısıra, birkaç yıl önce parlementoda gerçekleşen sözde ermeni soykırımıyla ilgili oylama sırasında tek red oyu veren iktidar partisi milletvekili Michel Diefenbacher, "eğer Türkiye de, Vendee Katliamı'nı soykırım olarak tanırsa, ne dersiniz?" diye soruyordu.
Aslında belki de geç bile kalındı. Fransa'ya karşı artık sen busun deyip, Gaziantep'in, Kahramanmaraş'ın, Şanlıurfa'nın, Adana'nın, Cezayir'in bugüne kadar yaptığı tüm katliamların yüzüne vurulmasının zamanı sizce de artık gelmedi mi?
Fransızları sevmem zaten. Tarihe adlarını masum insanların kanlarıyla yazmış bir millet. Umarım hak yerini bulacak.
Daha neler neler var . Ortaya çıksa dünyanın nasıl da kan gölüne döndüğünu hep birlikte göreceğiz
Boyle devletler gunumuze ancak bu sekilde gelebildi zaten. Baska bir meziyetleri gecmiste olusmamis, soykirim ve zenginlik elde ederek cagdaslasabilmislerdir.
Her zaman diyorum, Fransız, Ermeni, uzak durulmalı, tüm pislikleri yapıp bizlere pislik atmaya çalışıyorlar
İslam düşmanlığı yapan Avrupalılar, barbar Türkler diye çocuklarını yanlış bilinçlendiren Amerikalılar... Asıl soylarının ne olduğunu saklıyorlar.
kendilerini diğer meshep ve insanlardan büyük gören avrupa.lakin beş para etmez bir karaktere sahipler
İki yüzlülük de bir idöl olan fransızların ne olduğunu ortaya çıkaran bir olay. Bu adamlar bizlere insanlık dersi vermeye çalışıyor ya ona yanıyorum ben.
her zaman her lafı geçtiği zaman söylerim ; avrupalılar kadar kendini beğenmiş ve karaktersiz bir topluluk olamaz.