Bu içeriği 6 dakikada okuyabilirsiniz.
Astral Seyahat Nedir, Nasıl Yapılır ?
Ruhun bedeni belirli bir zaman için terk edip, çeşitli yerlere düşünce hızı ile giderek, gidilen yerlerde, bölgelerde meydana gelen olayları izleyebilme olayına astral seyahat denmektedir. En anlaşılır tanıma göre; kişinin bilincinin açık olduğu sırada, kişinin ruhunun fiziksel vücudundan istemli olarak ayrılmasıdır. Bu ayrılma fiziksel evrenin her hangi bir noktasına olabileceği gibi, fiziksel evrenin ötesindeki yerlere de olabilmektedir.
Astral seyahat, uzak doğu ve tasavvuf inanışlarının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Geçmişte yaşamış ilkel toplumlardan beri insanların canlı olduğu müddetçe ruh ve fiziksel bedenden oluştuğuna inanılmaktadır. Bu inançta, ruh maddeden yaratılmış olan ölü bedenin canlılığıdır. Kimilerine göre bir ışık, nur; kimilerine göre bir enerji; bazıları içinse bilincin kendisidir.

Eski çağlardan günümüze kadar birçok kültürde ruhun bedenden ayrılabildiği söylene gelmiş, parapsikolojiye inananlar tarafından bu olaylar astral seyahat olarak adlandırılmıştır. İslam dünyasında İbn-i Sina, insanın ruh ve bedenden ibaret olduğunu belirtmiştir. Tasasvvuf konularında ruh ve beden ilişkisi üzerinde özellikle durulur. Mevlana'nın mesnevisinin birçok yerinde "Ahmed Eflaki'nin "Ariflerin Menkıbeleri" adlı eserinde ve birçok evliya, ermiş ve veli öykülerinde, ruhun gerek istenildiği zaman gerek istenmeden ayrılabildiği anlatıla gelmiştir. Tasavvuf inancında genellikle bu olaylar keramet ve mucize olarak nitelendirilir.
Hint öğretilerinde insanın 3 bedenden oluştuğu söz edilir. Bunlar, fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir. Taoist düşünce de, insan vücudunda evrenin mutlak enerjisinin çok küçü bir zerresinin depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğundan söz edilerek, insan kendini eğitip geliştirerek bu ruhsal enerjiyi bedeninden çıkarabileceği belirtilir.

Hristiyanlıkta da aynı yaklaşımlar görülür. Hz İsa'nın St. Paul, insanda ruhsal ve bedensel iki beden olduğunu söylemiştir. 1195'te İtalya'da yaşayan ünlü Aziz St. Antuan'ın mucizeleri arasında; bedenini bir kilisede bırakıp başka bir kiliseye gitmesi ve diğer kilisede göründüğü olayı yer almaktadır.
Eski devirlerden beri sufiler bu dünyayı hapishane hayatı olarak görmüşler ve daha daha özgür olduklarını söyledikleri diğer alemlere geçişin yollarını aramışlardır. Bu tecrübelerin içinde Astral seyahatin önem verilen bir yeri olmuştur. Astral seyahat ile ilgili bütün fikirler de bu görüşlerden yola çıkmaktadır.
Gözle görülmediği, elle tutulmadığı için bilim dünyası tarafından varlığı kabul edilmeyen ruhla ilgili olarak dünyanın birçok ülkesinde, özellikle 1960'lı yılların sonlarına doğru çalışmalar yoğunlaşmıştır. Günümüzde yapılan labaratuvar deneyleri ise son derece ilginç ve resmen elle tutulur bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış, ölüm gerçekleştiğinde bir anda bedenin 21 gram hafiflediği görülmüştür. Parapsikolojiye inananlar tarafından bu eksilmenin vücuttan ayrılan bir şey, yani ruh olduğu, o şeyin gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fiziki bedeni terk ettiği öne sürülmektedir. Bu düşünceye göre insanların belli teknikleri kullanarak bilinçli olarak astral bedenlerinden ayrılabileceği ve astral seyahat yapabilecekler iddia edilmektedir.

Özel çalışmalarla yapılabilecek olan astral seyahat, hiçbir çalışma yapılmadan bazen kendiliğinden de yaşanabilir. Ruhun ve bedenin ayrılması, bazen uykuda, bazen bir baygınlık veya hastalık anında ortaya çıkabilmektedir. Dünyada çoğu insan böyle bir tecrübe geçirmiştir. Kendiliğinden gerçekleşen olaylarda genellikle bu ayrışma uyku esnasında gerçekleşir. Uyumakta olduğu bir sırada, kendini vücudunun dışında hatta vücudunu yukarıdan seyrederken bulan insanların sayısı oldukça fazladır.
Kendiliğinden ya da belirli metodlarla astral seyahati gerçekleştirmiş olanlar astral bedeninin fiziksel bedene bir kordon ile bağlı olduğunu fark etmişlerdir. Elastiki bir ip veya kablo, gümüş renginde bir ışık sütunu olarak tanımlanan bu kordona parapsikolojide "gümüş kordon" adı verilir. Mesafeden bağımsız, sonsuza dek uzayabilen gümüş kordonun insanın kalbine bağlı olduğu söylenir. Bu deneyimi yaşayanlar tarafından astral seyahat sırasında bedenin değişik yerlerinde seyirmeler, kulakta çınlamalar ve ruhun bedenden ayrışması anında ise çatırdama ya da buna benzer bir takım sesler duyulduğu belirtilmektedir.

Ayrılma olayını yaşayan kişi genelde çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar veya kapı gibi katı engellerden hiç zorlanmadan geçebilir. Astral seyahat yapan kişilerden bazıları, astral seyahat sırasında ölmüş yakınlarıyla karşılaştıklarını anlatmışlardır. Bedenden ayrılma gerçekleştiğinde fiziki hiçbir nesneye ya da yakında bulunan başka bir canlıya temas edilememektedir. Astral seyahatin tehlikeli olmadığı, en azından şimdiye kadar böyle bir durumun yaşanmadığı belirtilmektedir.
Astral seyahate hangi yöntemle çıkıldığı ve bilinç seviyesiyle alakalı olmak üzere gidilebilecek 3 farklı kademe olduğu öne sürülmektedir. İlk kademe dünyadır, zaman ve mesafeden bağımsız bir şekilde dünyada her yere gitmenin mümkün olduğu söylenmekte, düşünce hızıyla kıtalararası yolculukların yapılabildiğinden bahsedilmektedir. Bu tip astral ayrılmalarda yaşanan olaylar ve görülen şahıslar gerçektende o anda yaşanmakta olan şeylerdir.
İkinci kademe düşler dünyasıdır. Düşler dünyası, insanın korkularıyla veya düşünceleriyle yüzyüze kalacağı tek yerdir. Her şey düşünce hızına bağlı olduğu için korktuğunuz herhangi bir şey aklınıza geldiğinde onu karşınızda bulabilirsiniz. Cinlerinde bu alemde yaşadığı inanılır.
Son kademe ise paralel evrendir. Burası zaman içinde yolculuk yapılabilen bir yerdir. Paralel evrenler bölgesinde görülen yerler, bulunduğumuz dünyayla pek çok benzerlik gösterir. Hatta rüyalarımızda görüpte, evimizi gördüm ama daha farklıydı dediğimiz bazı görüntüler, belki de bu rüya sırasında paralel evren bölgesinde gördüğümüz yerlerdir.
Uyku sırasında yapılan astral seyahatte, fiziksel bedene dönüldükten sonra bir rüya tarzında hissedildiği söylenmektedir. Zaten astral seyahat diye rapor edilen durumların büyük birçoğu aslında lüsid rüya (lucid rüya) yani kontrollü rüyadır. Uyku sırasında rüya gördüğünün farkında olarak hatta rüyasındaki olayları kontrol ederek görülen rüyalara verilen isim olan lucid rüyanın bir kademe üstünün astral seyahat olduğu ve bu tür rüyalar görebilenlerin astral seyahat yapmaya daha yatkın oldukları söylenir. Fakat astral seyahat bugüne kadar kanıtlanabilmiş değil. Elde olan hiçbir veri ve olay bilimsel açıdan bunu tam olarak doğrulamamaktadır. Şimdiye kadar evliyalar ya da peygamberler gibi özel statüsü olmayan hiçbir normal insan için bu tür bir astral seyahat rapor edilmedi. Yani ruhun fiziksel dünyada serbestçe dolaşabildiği bugüne kadar bilimsel olarak ispatlanamadı.
Bu içeriği MasivaTurk.com sitesini kaynak göstererek kullanabilirsiniz. İçeriklerin; MasivaTurk.com sitesi kaynak gösterilmeden herhangi bir web sayfasında, sosyal
medyada ve görsel basında yayınlanması yasaktır. Ayrıntılı bilgi için Kullanım Koşulları sayfasını okuyabilirsiniz.
13.06.2016
1-2 sene öncesine kadar bu işin çok daha fazla popÜler olduğunu hatırlıyorum. Aref falanda bunu içinde bulunduran bir numara yapmıştır herhalde. Tam hatırlayamıyorum ama çok daha fazla popüler olduğunu net olarak hatırlıyorum.