Amerika Ay'a Gerçekten Gitti mi ?
2. Dünya Savaşından sonra soğuk savaşın bir parçası olarak, ABD ve Sovyetler Birliği arasında büyük bir uzay yarışı başlamıştı. 4 Ekim 1957 tarihinde Sovyetler Birliği, bir basketbol topu büyüklüğündeki Dünya'nın ilk yapay uydusu olan Sputnik 1'i uzaya fırlatarak, Dünya yörüngesine oturtmuş ve kısa bir süre sonra uzaya giden ilk vanlı olan Layka isimli köpeği taşıyan Sputnik 2 uydusunu da uzaya göndererek bir takım yeniliklere imza atmıştı.
O tarihlerde bir uyduyu uzaya fırlatıp Dünya'ya geri getirecek bir teknolojinin henüz geliştirilmemiş olması sebebiyle Layka aşırı sıcaklık ve stresten dolayı ölmüş fakat insanoğluna uzayı daha iyi anlayabilmesi için bir fırsat sunmuştu.
Sovyetler Birliğinin diğer başarılarından örnekler:
Güneş yörüngesine oturan ilk yapay uydu (Luna 1, 1959)
Aya'a giden ilk robot (Luna 2, 1959)
Uzayda ilk insan - Yuri Gagarin (Vostok 1, 1961)
Uzayda ilk kadın - Valentina Tereşkova (Vostok 6, 1963)
İlk uzay yürüyüşü - Aleksey Leonov (Voskhod 2, 1965)

Tüm bu olaylardan sonra kendi teknolojisinin her alanda üstün olduğunu varsayan ABD ise büyük bir şoka uğramıştı. Onlarca fırlatma denemesinde bulunmuş olmasına rağmen çoğunda başarısız oldu ve uluslararası medyada alay konusu haline gelmişti. Bunların yanında ABD, Sovyetler Birliğine karşı bir gövde gösterisi yapmak amacıyla 1958 senesinde Ay'a bir nükleer bomba yollamayı düşünmüştü. Fakat projede çalışan bir fizikçi, yine bir başarısızlık yaşanması ihtimalinin ABD için kötü sonuçlar doğurabileceğini veya Ay'da olası bir nükleer patlamanın bir etki oluşturmayacağını belirtmiş ve proje iptal edilmişti.
Daha sonraları uzay rekabetinin başladığı ilk günden itibaren geçen 10 yıl içinde çoğunlukla başarısızlık yaşayan ABD, teknolojisini geliştirerek, insanoğlunun hayali olan Ay'a ayak basma hadisesini gerçekleştirmek için Apollo projesine hız kattı. ABD'nin Ay hakkında çok az bilgiye sahip olması ve Sovyetler Birliği'nin kullandığı araçlardan farklı olarak Ay'a yanaşmak için uzayda manevra yapabilen araçlara ihtiyaç duyması büyük bir problem oluştursa da, ABD uzay yarışınında etkisiyle inanılmaz bir hızlı tüm eksiklerini giderdi ve 20 Temmuz 1969 tarihinde insanoğlunun Ay'a ilk kez adım atmasını başardı.

Ay'da yürüyen ilk insanlar olan Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, görevleri esnasında kaya parçalarından ve tozlardan oluşan Ay yüzeyinden örnekler alarak Ay'ın tahmini olarak en az 3 milyar yaşında olduğunu öğrendiler. İlk çağlarda farklı bir gezegen olduğu sanılan Ay'da herhangi bir yaşam belirtisinin hiçbir zaman olmadığı gibi birçok yeni bilgiyi de keşfetmiş oldular.
Fakat bazı kişiler, kurumlar veya otoriteler NASA'nın dünyadan yaklaşık olarak 385.000 km uzakta olan Ay'a hiçbir zaman bir uzay aracı göndermediğini ve Apollo uçuşlarının tamamen gerçek dışı olduğunu iddia etmişler veya insanlı bir uzay aracının Ay yörüngesine oturduğunu kabul etmiş olsalar da astronotların teknoloji yetersizlikleri sebebinden dolayı Ay yüzeyine hiçbir zaman inmediğini ve NASA'nın bu şekilde kısmi sahtekârlıklar yaptığını belirtmişlerdir.
Bu iddialar aşağıda listelenmiştir:
Atmosfer olmadığı için rüzgârında olamayacağı Ay ortamında ABD bayrağının dalgalanması
Ay yüzeyindeki tek ışık kaynağı olan Güneş ışığını alan cisimlerin paralel gölgeleri olması gerekirken NASA'nın sunduğu fotoğraflardaki objelerin sanki birden fazla ışık kaynağıyla aydınlatılmış gibi farklı açılarda gölgelerinin bulunması
Dünya'dan bile çıplak gözle görülebilen yıldızların, atmosfersiz Ay yüzeyinden daha net görülmesi gerekirken, NASA'nın fotoğraflarında hiçbir yıldızın olmaması
Dünya ile Ay arasında bulunan Van Allen radyasyon kuşaklarının astronotların ölümüne sebep olması gerektiği
Ay yüzeyine inen uzay aracının gözle görülebilir herhangi bir iz bırakmamış olmasına karşın, astronotların ayak izlerinin çok belirgin olması
1969-1972 yılları arasında devam eden Apollo projelerinden sonra NASA'nın Ay'a gitme konusundaki isteksizliği ve daha sonraları hiç gitmemiş olması

Öncelikle belirtilmiş tüm iddiaları teker teker ele alınmalıdır.
İddia 1, bayrağın rüzgârla dalgalandığını belirtir. Fakat bu bayrak yer çekiminin dünyadakinden 6 kat küçük olduğu Ay'da astronotlar tarafından kurulma esnasında oluşan titreşimden ve yanından geçtikleri sırada statik elektriklenmeden dolayı buruşmuştur ve bu yüzden rüzgârla dalgalanmadığı halde dalgalanıyormuş gibi gözükür. Ayrıca bayrağın dalgalanıyor gibi görünmesi bayrağın kırışıklığından dolayıdır. İnternet üzerinde bulunan astronotların bayrağı dikme sırasında çekilen Ay videolarında, titreşimin bitmesinden sonra bayrağın bir daha hareket etmediği ve rüzgârsız bir ortamda olduğu net bir şekilde gözükmektedir.

İddia 2, Ay yüzeyindeki tek ışık kaynağının Güneş olduğunu belirtir. Fakat Güneş ışığı Ay yüzeyini aydınlatan en büyük ışık kaynağı olsa da tek ışık kaynağı değildir. Dünya Ay'ı, Ay'ın Dünya'yı aydınlatmasından çok daha fazla aydınlatır. Ayrıca Ay yüzeyinin yansıtıcı yapısının, Güneş ışığının çok yüksek seviyelerde yansıtılması da, bazı cisimlerin paralel olmayan gölgelerini oluşturma konusunda büyük rol oynar.
İddia 3, NASA'nın bize sunduğu fotoğraflarda hiç yıldız olmadığını belirtir. Bunun sebebi yapıaln tüm Ay inişlerinin gündüz Güneş gökteyken yapılmış olmasıdır. Astronotlar gündüz vakti son derece çiğ bir ışıkla parlayan ay yüzeyini net olarak fotoğraflayabilmek için yüksek enstantene ile çek yapmışlardı. Bunun sonucunda parlak ışık altında bulunan nesneler fotoğraflarda net görünürken, nispeten soluk olan yıldızlar fotoğraflarda belirgin olarak çıkmadı.

İddia 4'e göre, Apollo 11 uzay aracının Dünya ile Ay arasında bulunan Van Allen radyasyon kuşağından geçerken astronotların radyasyondan etkilenerek ölmeleri gerekirdi. Fakat Apollo 11'in bu kuşaktan geçmesinin 4 saatten az sürmesi ve uzay aracının özel tasarlanmış alüminyüm alaşımlı gövdesi sayesinde astronotların aldıkları radyasyon miktarı 1 rem'in altında kaldı. Bu doz, deniz seviyesinde yaşayan bir insanın 3 yılda aldığı radyasyon dozuna eşittir.

İddia 5'e göre, Astronotları ay yüzeyine indiren uzay aracının, en az astronotların ayak izleri kadar etkili bir iz bırakmış olması lazımdı. Bu iddia mantıksal açıdan doğruymuş gibi gözükse de, uzay aracının sert ve düz bir kayanın üzerine inmesinden ve astronotların ayak izlerinin sadece Ay yüzeyinin yumuşak olan bölgelerinde belirgin olmasından bahsetmek gerekir. Bu olay bir helikopterin piste indiğinde herhangi bir iz oluşturmazken, kumsalda yürüyen bir insanın belirgin ayak izleri oluşturabilmesine benzer.

İddia 6'ya cevap olarak ise, Apollo projesi NASA tarafından ABD'nin prestijini korumak için ve uzay yarışını kazanmak için başlatılmıştır. Yarış bir kez kazanıldıktan sonra pahalı Ay uçuşlarını devam ettirmek için gerek kalmadı ve NASA, uluslararası uzay istasyonu kurmak gibi daha fazla yarar sağlayabilecek farklı projelere başladı. Ayrıca bu olaylardan sonra Sovyetler Birliği'de kendi Ay projesini daha fazla masraf yapmamak için iptal ederek, Apollo seferlerinin gerçekliğini kabul etti.

Bunların yanında NASA'nın Ay'a insan göndermesinin bir diğer kanıtı ise Ay'a bırakılan ışık yansıtıcı retroreflektörlerdir. Ay yüzeyine bırakılan bu aynalara Dünya'dan yeteri kadar güçlü bir lazer ışını tutulduğunda bu ışın yansıyarak Dünya'daki konumuna geri dönmektedir.

Ne kadar yazılıp çizilse de ben hala kuşkuluyum. O zamanın teknolojisinden her şeyi görsel olarak tam algılayabilmek bence yeterli değil.
Aslında bu idddilalar dikkatlice okunup fotoğraflar üzerinden yorumlandığında gerçekten ciddi yorumlar olmadığı açık. Yani bayrak dalgalanmıyor tabiki sadece modülün motoru çalıştığı için dalgalanması gibi.
Ay'a gidilmedi. O zamanın kendini güçlü gösterme senaryosuydu. Ama birçok astronot gönderildi. Bazı yerlere, hepsi yok oldu, patladı gitti. Ama kimsenin haberi yok.
Tam "aha çok heyecanlı bir bilgi öğrendim" derken yazının sonuna iddiaları da çürüttüğünüzü ekleyince tüm şevkim kırıldı.
Amerikalılardan her şeyi beklerim. Sevmediğimden değil de, hayal gücü geniş bir ülke olduğundan.
Şahsen ben pek inanmıyorum, yalanmış gibi geliyor.
Yalan olan iddialara bir cevap verilmesi çok iyi olmuş 3-4 sene önce bende aya gidilmediğini düşünüyordum.
Oldukca ilginç doğrusu. Merak edip bu kadar derin okumamıştım yararlı oldu.
tabiki de gitmedi amerika iyi filmler çeker. o zamanın teknoloji ile aya giden şimdi otobüse biner şekilde gidebilir hadi göndersinde görelim gönüllü olanları amerikanın her şeyi yalan büyük güç gibi kendini kamufle ediyor